Lisede sabah 9'da derse girer, 4'te okuldan çıkardık. Öğle arasında da kız keser, sigara içerdik. Bazen kız kesmek ile yemek yemek oyuncu değişikliği yapardı. Abazandık. Kaçınılmazdı.
Abazanlık kol gezerken, bir sevgili bulduk kendimize. O zamanlar her şeyi çabuk tüketirdik. O da öyle bir şeydi. Çabuk tükendi. Elde nasılsa kız var düşüncesiyle öğle yemeği için okulun çevresindeki esnaf lokantalarına giderdim. 2004'ten 2008'e kadar aynı lokantaya gittim. Nevzat abinin Arasta Lokantası'na...
Samimi ortamdı, veresiye yemek yerdim, 3 ayda bir 50 TL bırakırdım kimse laf etmezdi. Lokantadaki koku yemeklerin değil samimiyetin kokusuydu. 6 ay sonra herkesi tanıdım orada, garsonundan tut, aşçısına kadar...
Bir Akif abi vardı. Bizim Bartın'ın Hendekyanı mahallesinden. Garip, boktan bir yerdir ama insanı güzeldir. Akif abi de öyleydi. Çok kral adamdı. Gece bizim Yalı Mahallesi'ne gelip az şarap içmişliğimiz yoktur. Nevzat abi yanıma geldi ve dedi ki,
"Oğlum Akif ile fazla takılma."
"Neden abi?" dedim.
"Siktir et" dedi.
O zamanlar babamla, anamla konuşmaz, Nevzat abiyle dertleşirdik. Esmer güzeli aşağı, esmer güzeli yukarıydı muhabbetimiz. Aslında sadece tek konumuz oldu. O da yıllara yetti. Dayanamadım sordum, "Akif abiye neden bok attın abi? Bok atıyorsan neden yanında çalıştırıyorsun?"
"Bir şeyi de merak etme amına koduğumun" dedi. "Heh" dedim. Açıklayacak.
Açıkladı da. 90'lı yılların sonuymuş. Gecenin bir vakti Amasra'dan Bartın'a dönen herkes gibi Nevzat abinin de kafa trilyon olmuş. Bakacak Tepesi'nde bunun yavru "Benden bu kadar" diyince göt gibi kalmış Nevzat abi. İşte orada yardımına Akif abinin babası gelmiş. Akif abinin babasının, Gripin kliplerindeki kadar yağan yağmurun altında Nevzat abiye yardım etmesi, Akif abiyi bizim lokantaya kadar getirmiş. Esrarkeşmiş, kavgacıymış, güven vermezmiş, faydasızmış.
Akif abi 2004'te geldi o lokantaya, 2008'de şef oldu. Ben 2004'ten, 2008'e kadar haftanın 5 günü o lokantada öğle yemeği yedim. Boka batmış bir insan nasıl aydınlığa çıkar, her gün gördüm. Belki de yaşadım.
Ben mezun oldum, Nevzat abi lokantayı kapattı. Elektrik işine girdi. Akif abiyi de sağ kolu yaptı. Her tatilde giderdim yanına. 2010 Ocak ayında gittim. Akif abi yoktu. Nerede diye sordum. Keşke sormasaydım.
2009'da nişanlanmıştı Akif abi, Leyla abla aşktı onun için. 2004'te bana anlattığı kadınla, 2009'da nişanlanmıştı. Dünyanın kralı Akif abiydi artık, hak etmişti de.
Elektrik malzemeleri satıyordu Nevzat abi. İhalelere falan giriyormuş. İşletme okurum ama anlamam o işlerden. İlgilenmem de. Neyse, Akif abiyi göndermiş bir ihaleye. İhaleyi Akif abi kazandırmış bizimkilere.
Yeni açılan dükkan için iyi paraya almışlar işi. Nevzat abi buna vermiş arabayı, vermiş kredi kartını git demiş. Nereye istiyorsan git. 4 gün süren var. Kurtlarını dök, 2-3 fahişe becer, gel.
Ankara'ya gitmiş Akif abi. Bahçeli'de kalmış. Üniversiteli kaşar da becermiş, fahişe de. Sizin anlayacağınız döndüğünde 10 ihale alacak noktaya gelmiş. 'Son gün Ankara'da, gelmişken pavyona gitmemek olmaz' diyen Akif abi soluğu Maltepe'de almış.
Nevzat abi burada küfürü basıyor, "Pavyon karısına aşık olmuş orospu çocuğu."
Evet, Akif abi pavyonda gördüğü kadına aşık olmuş. 4 gün sonunda Ankara'dan dönmesi gereken Akif abi, 7 gün sonra Bartın'a dönmüş.
Ardından o kadın da gelmiş Bartın'a. Ev açmış. Bakmış ona, sevmiş de. Köpek gibi sevmiş. Gerçek adamdır, bir şeyi yaptığında doruklarda yapmayı, hissetmeyi, yaşamayı sever. 2004'te şarap içerken bana "kadınlara güvenme, bak ben Leyla'ya deli gibi değer veriyorum. O beni görmüyor bile. Görmek bile istemiyor. Nankör bunların hepsi" diyen Akif abi haklı çıktı. Kadınlara güven olmazdı.
Evde kadın yoktu. Gitmişti. Kayıptı. Ardından Akif abi de kaybolmuş. Nevzat abinin 3. oğlu kaybolmuş. Aramışlar her yerde. Polisler falan filan... Adam yok.
1 hafta sonra, Ankara'dan telefon gelmiş Nevzat abiye. "Abi ben katil oldum."
Ankara'da pavyonda bulmuş kadını. Masada oturuyormuş. Yanında 50 yaşında, karısını ve elini becermekten sıkılmış, sikilmiş bir Ankara memuruyla. Akif abi ikisinin üzerine bir şarjör boşaltmış. Ya 6 kurşun ya da 16 bilmiyorum. İkisi de orada iflas.
Benim gelmem den 2 ay önce olmuş. Sinop'ta şuan. Ne yapıyor bilmiyorum ama ona çok kızıyorum.
2010'da gittiğimde beraber Akif abinin fotoğrafını dükkana asmıştık. Altına "Gurbette" yazmıştık.
2011'de tekrar gittim Bartın'a. Eve uğramadan Nevzat abinin yanına gittim. Aslında gittiğimi zannetmişim. Dükkanı devretmiş.
2011'de karşımda bir yabancı vardı. Aradım Nevzat abiyi, numarası değişmiş. Bartın ufak yer, herkes herkesi herhangi bir zamanda görebilir. Ben de Nevzat abiyi gördüm. Oturduk bir yerde, çay içtik. Muhabbet Akif abiden açılınca ben o fotoğrafın artık orada olmadığını fark ettim. Keşke fark etmekle kalsaydım ve hiç Nevzat abiye söylemeseydim. Sigarasını ve çayını yarım bıraktı ve koşmaya başladı. Yetişemedim. Onu bulduğumda dükkanın yeni sahibini hastanelik etmekle meşguldü. Çevredekiler yetişmeseydi adam ölecekti.
Herkes sakinleşti. O fotoğraf bir daha oraya asılmadı. Akif abi müebbet yedi. Biz de sigaramızı içmeye devam ettik.